“Kurtuluş Savaşı’nın ihmal edilmiş cephelerinden biri de İstanbul değil midir?
Esir İstanbul’da, galip devletlerin baskısı altında isyan etmek nasıl bir cesaret gerektiriyordu
acaba? Ezici kuvvet sahibi bir otoriteye karşı gizlice mücadele etmek az şey mi idi?
Casuslar, türlü tuzaklar ve tehlikeler içinde kuvayimilliyeci olmak ne tür fedakârlıklar
gerektiriyordu?
Bundan 100 yıl önce bu soruların cevapları İstanbul’un isimsiz kahramanları tarafından
verildi.”
İstanbul’un Ölüm Kalım Savaşı isimli kitapta, Mütareke Dönemi’nde kurulan gizli
teşkilatların mücadeleleri, istihbarat savaşları ve nefes kesen kaçakçılık operasyonları konu
ediliyor. İşgalin acısı, millî direnişin onuru ve güce tapanların şarlatanlıkları gerçek hikayeleri
ile gözler önüne seriliyor.
İstiklal Harbi araştırmacısı Cevdet Cantürk kaleme aldığı kitap için, “İstanbul’un düşman
işgalinden kurtarılışının 100. Yılına armağan olsun” dedi.
Günce Yayınları’ndan çıkan kitap 244 sayfa.
Cantürk:
“ Ucunda idam cezası bulunmasına rağmen süngülü nöbetçilerin beklediği depolardan
cephane sandıklarını aşırdılar. Türk milletinin olan harp malzemelerini, mukaddes bir
kaçakçılık teşkilatı ile Anadolu’da bağımsızlık savaşı veren Türk Ordusu’na yetiştirdiler.
Düşman karargâhına sızıp en gizli bilgileri almayı denediler; üstelik sadece erkekler değil,
kadınlar da bu faaliyetlerde bulunmanın gururunu yaşadı.
Karakol Cemiyeti’ne gizlice girip yemin edenler, Milli Savunma teşkilatlarına yürekten
katılanlar, Hamza/Felah gibi gizli askeri teşkilatlarda aşkla görev yapanlar, M.M. ile karşı
istihbarat için yanıp tutuşanlar, Muaveneti Bahriye içinde değme casusluk filmlerine taş
çıkaracak numaraları gerçek hayatta sergileyen vatanseverler, Çılgın Türkler değil midir?
Aradan bunca yıl geçti, onların anıları silindi gitti. İstanbul’un işgalden kurtuluşunun 100.
Yılını karşılamak ise bizim neslimize kısmet oldu. Şimdi bize düşen, o fedakâr kuşağın aziz
hatırasına sahip çıkmak değil midir? Onların hikayesini bilmek, geleceğe nakletmek az şey
midir?”